Emekliler, bugün sendika kurmak için Ankara’da bir araya geldi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen emekliler, Ankara Valiliği’ne başvurarak ‘Emekli Meclisleri Sendikası’nı kurdu. Sendika üyelerinden Fidan Doğruoğlu, “Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, gerçek sahipleri olan işçi, memur, esnaf ve emeklilerce yönetilmesi için, emekli sendikalarına hukuksal bir statü elde etmek için, eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve adalet için; bugün Emekli Meclisleri Sendikası’nı kuruyoruz” dedi. Emekli Meclisleri Sendikası’ndan Ali Ersin Gür de “Türkiye’deki bütün emekliler, 16.2 milyon emekliye seslenmek istiyorum; bugüne kadar bizi bölen iktidarlar, kendi yönetimlerini sürdürebildiler. Birlikte olalım, birlikte güçlü olalım” diye konuştu. Hülya Piray ise, “Emeklileri aç bırakıp herhalde öldürmek istiyorlar, bir an önce mezara girsinler de bunlardan kurtulalım diye. Torunlarımıza biz harçlık veremiyoruz. Biz kendi karnımızı doyuramadığımız için onlara destek veremiyoruz” dedi.
Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya sendika kurmak için gelen emekliler Yılmaz Güney Sahnesi’nde bir araya geldi. Anka’nın aktardığına göre emekliler, sırayla kürsüde konuşma yaptı ve yeni kurulan Emekli Meclisleri Sendikası’nda yatay örgütlenmenin olacağını ifade ettiler. Emekliler, daha sonra Ankara Valiliği’ne giderek “Emekli Meclisleri Sendikası”nın kuruluş başvurusunu yaptı.
Düzenlenen toplantı sonrasında basın açıklaması yapan Emekli Meclisleri Sendikası’ndan Fidan Doğruoğlu, emeklilerin yaşadığı sorunları anlattı ve şunları söyledi:
“Hayallerimizde açlık, yoksulluk, sefalet ve başkasına muhtaç yaşamak yoktu”
“Bugün burada hep birlikte tarihi bir an yaşıyoruz. Emekli Meclisleri Sendikası’nı kuruyoruz. Tarihi bir an diyoruz çünkü; katılımcı doğrudan demokratik anlayış ile meclisler şeklinde yatay örgütlenerek eski olandan radikal bir kopuşu tamamen yepyeni bir örgütlenme anlayış ve felsefesinin doğuşuna tanıklık ediyoruz. Örgütlenme, mücadele ve çalışma anlayışıyla dünya sendikal mücadelesinde tamamen yeni bir patika açıyoruz. Yeni bir kültür, yeni insan ilişkileri, yeni bir yaşam ve yeni bir toplumsal yaşamın tohumlarını atıyoruz.
Bizler hayatımızın en genç ve en verimli yıllarında; ülke ekonomisine, büyüme ve gelişmesine hizmet etmiş emeklileriz. Çalışırken yıllarca vergi ve SGK primlerimizi eksiksiz ödedik. Çalıştığımız yıllar boyunca hep emekliliğimizi ve emeklilikte nasıl bir yaşam kuracağımızın hayalini kurduk. Bu hayalimizin içinde açlık, yoksulluk, sefalet ve başkasına muhtaç yaşamak yoktu. Bugün milyonlarca emekli, açlık sınırının yarısı kadar bir emekli maaşı ile ölüme terk edilmiş durumdadır.
“Toplu sözleşmeli sendikal hakkımızı almak için azimli ve kararlıyız”
Hak etmediğimiz bu olumsuz gidişe dur demek için sendikal başvurumuzu yapıyoruz. Biz, insan onuruna yakışır bir yaşam için, milli gelirin adil ve eşit dağılımı ile emeklilere de milli gelirden kişi başına düşen miktar tutarında emekli maaşı ödenmesi için, ilaç ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve kolay erişiminin sağlanması için, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, gerçek sahipleri olan işçi, memur, esnaf ve emeklilerce yönetilmesi için, emekli sendikalarına hukuksal bir statü elde etmek için, eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve adalet için; bugün Emekli Meclisleri Sendikası’nı kuruyoruz.
Bizim için hak yasadan önce gelir. Fiili ve meşru sendikacılığı kendimize rehber edindik.
Sendika işverenlerden daha çok bizim hakkımız. Emeklilerin sendika kuramayacaklarına dair açık bir yasa maddesi olmadığına göre, emeklilerin sendika ana sütü gibi hakkıdır. Toplu sözleşmeli sendikal hakkımızı almak için azimli ve kararlıyız.”
“Emeklileri aç bırakıp herhalde öldürmek istiyorlar”
Emekli Meclisleri Sendikası’ndan Hülya Piray ise şu değerlendirmede bulundu:
“16 milyon emekli var. Emeklileri susturulmaya çalışılıyor. Onun içinde emekliler dışarı çıkmasın, emekliler konuşmasın, emekliler dinlenmesin amaç bu. Bundan dolayı da emeklilere sosyalleşmekten alıkonuluyor. Pandemi döneminde bu açık bir şekilde belliydi. Sürekli buna imkanlar sağlanması gerekirken emeklilerin dışarı çıkması engellendi. Ondan sonraki emekli ücretleri 7 bin 500 lirada bırakılıyor, çünkü emekliler hiçbir şekilde sosyalleşmesin, seslerini çıkarmasın. Az değil, 16 milyon emekli var Türkiye’mizde. Bu emekliler bir araya gelebilse iktidarı bir şekilde dizayn edebilir.
Emeklileri aç bırakıp herhalde öldürmek istiyorlar, bir an önce mezara girsinler de bunlardan kurtulalım diye. Diyorlar ya, ’emekliler sırtımızda kambur’ bu şekilde herhalde. Ne tatile gidebiliyoruz ne sosyalleşebiliyoruz ne çocuklarımıza, torunlarımıza destek olabiliyoruz. Onlar bize destek oluyorlar. Torunlarımıza biz harçlık veremiyoruz. Biz kendi karnımızı doyuramadığımız için onlara destek veremiyoruz. Bu konularda da strese giriyor emekliler.”
“5 bin liralık ikramiyeleri değil, bizi bu duruma düşürmemelerini istiyoruz”
Emeklilerden Ramazan Tekin de şunları dedi:
“Emekliler, mülksüzlerden sonra en kötü geçim kaynağına sahip kişiler. Türkiye’deki emeklilerin yüzde 25’lik yüzde 40’lık zam almasını istemiyoruz. Emeklilerin, milli gelirden hakkına düşen pay neyse emeklilere verilmesini istiyoruz. Emekliler 5 bin liralık ikramiyeleri istemiyor aslında. Bizi bu duruma düşürmemelerini istiyoruz. Çünkü insanca yaşanacak bir maaş, barınma şartları, insanca yaşayabileceğimiz sosyal devlet istiyoruz.
Emekliler parkta zaman öldürmek zorunda kaldı. Köylerine bile gidemediler, yol paraları pahalı olduğu yüzünden. Bizim sendika olarak, önümüzdeki yıllarda çalışmalardan biri de emeklilerin bulundukları yerlerde sosyal alana kavuşturulması. Çay içebilecekleri, sohbet edebilecekleri mekanların yapılmasını hedefliyoruz. Çayın en ucuz 10 lira olduğu bir yerde 7 bin 500 lira maaş alan bir emeklinin de kahvede oturup çay içmesi de gerçekten zor. Bu şartları ortadan kaldırmak için örgütlülüğümüz ilerlediği zamanda meclislerimizin olduğu yerlerde sosyal alanlar oluşturmaya çalışacağız.”
“Emeklileri ölümü bekleyen insanlar statüsüne dönüştürdüler”
Celal Atlı ise şöyle konuştu:
“Türkiye’de çalışan tüm emeklinin, tüm emekçinin, tarlada çalışan ırgatların, kamu çalışanlarının sorunu. Ülkemizde 1980’den sonra işçi sınıfına, onların haklarına yönelik tüm dünyada saldırılar olduğu gibi, onları örgütsüz bırakmak olduğu gibi ülkemizde de işçilerin, emekçilerin haklarına saldırarak onları 5 milyon gibi üye sayısından 1 milyon gibi üye sayısına düşürdüler. Türkiye’deki emeklileri, hükümetin bakış açısı ile uluslararası sermayenin bakış açısı ile ölümü bekleyen insanlar statüsünü dönüştürdüler. Geleceğimizi karartanlardan hesap sorabilmek için örgütlü bir mücadeleye ihtiyacımız var. Bugün bizi yok sayanlara karşı vereceğimiz cevap örgütlü mücadelemiz olacaktır.”